Yoğun iş temposu ve salgın hastalıklar nedeniyle sağlıklı beslenme konusunda oldukça fazla araştırma yapmaya başlıyoruz. Beslenmenin sağlık durumumuzla doğrudan ilgisi olduğu için bu konuya oldukça fazla önem vermemiz gerekiyor. Bu araştırmalar çoğaldıkça karşımıza yeni beslenme çeşitleri çıkıyor. Son yıllarda popüler olan beslenme çeşitlerinden biri de ketojenik diyet oluyor. Eskiden bazı hastalıkların tedavi sürecini desteklemek amacıyla uygulanan ketojenik beslenme günümüzde zayıflama amacıyla kullanılıyor. Günlük alınan enerjinin besin öğelerine dağılımı diğer diyetlere göre oldukça farklı oluyor. Ketojenik diyette günlük alınan besinlerde karbonhidrat oranı en düşük seviyede, protein oranı orta seviyede ve yağ oranı ise yüksek seviyede olması gerekiyor. Bu dağılıma göre de diğer diyetlerde yasak olan hemen her şey ketojenik diyette serbest hale geliyor. Diyetlerdeki yasak ürünlerden bunalan insanların bu nedenle ketojenik diyeti daha çok sevdiği tahmin ediliyor. Ketojenik diyet, çok sayıda araştırmaya konu oluyor. Üzerinde çok fazla inceleme yapılıyor. Bazı hastalıkların semptomlarını azalttığı kanıtlanmış olsa da vücuda bazı zararları dokunuyor ve uzun süre devam edilebilecek bir beslenme tarzı olmuyor.

Ketojenik Diyet Nedir?

Ketojenik diyet, besin kaynağı olarak protein ve karbonhidratların çok kısıtlı olduğu, içeriğinin büyük bölümü yağlardan oluşan bir diyet türü olarak tanımlanabiliyor. Normal sağlıklı beslenme programlarında uzak durulan birçok besin türü, bu beslenme planının temel enerji kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Besin dağılımı bakımından oldukça zorlayıcı olan ketojenik diyet, sürdürülebilir bir beslenme tarzı olmuyor ve uzun sürdürülmesi durumunda sağlık açısından pek çok riski içerisinde barındırıyor. Özellikle karbonhidrat konusu ketojenik diyetin kırmızı çizgisi olarak görünüyor. Ekmek, tahıl, un gibi ya da şeker gibi temel karbonhidrat besinlerin tamamı bu diyette katı bir şekilde yasaklanıyor. Diyetin büyük çoğunluğunda kaymak, krema, mayonez gibi besinler bulunuyor.

Epilepsi hastalarının geçirdikleri nöbetler artmaya başladığında ketojenik diyet uygulaması yapılıyor ve sonrasında nöbetlerin azalması sağlanıyor. Bunun yanı sıra  Alzheimer, Parkinson, beyin ve sinir sistemi rahatsızlıklarında ketojenik diyet, tedavi sürecine oldukça katkı sağlıyor. Ketojenik diyetin zayıflama amacıyla kullanılıp popüler olması geçtiğimiz bikaç yıl içerisinde oluyor. Sonrasında ise, zayıflama aracı olarak sağlığımıza etkisi araştırmalara konu ediliyor. Sağlık açısından taşıdığı riskler bilindiği için zayıflama amacıyla kullanılmasının güvenilir olup olmadığı hala araştırılıyor ve bu konuda henüz net bir bilgi bulunmuyor. Bu sebepten ketojenik diyetin mutlaka bir hekim kontrolü altında ve kısa süreli yapılması gerekiyor.

Ketojenik diyetin temel amacı, karbonhidratın düşürülmesiyle vücudun ketozis moduna geçmesi isteniyor. Böylece vücut depolarında bulunan yağları yakarak enerji elde etmeye başlıyor. Diyette karbonhidrat konusu katı kurallarla yasaklanıyor. Burada sorun yaratan şey ekmek gibi unlu ürünleri değil diğer karbonhidrat kaynakları olan meyveler, süt ve süt ürünleri, baklagiller gibi sağlık açısından önemli besinlerin tüketilememesi oluyor.

ketojenik diyet nedir faydalari teknosa

Ketojenik Diyet Nasıl Planlanır?

Ketojenik diyette tüketilecek besin içerikleri belirlenirken bunların birbirlerine oranları dikkate alınıyor. Burada 5/1, 4/1, 3/1, 2/1, 1/1 gibi oranlar kullanılıyor. Buradaki oran diyette tüketilecek yağ miktarının protein ve karbonhidrat toplamına oranını gösteriyor. Pay yağ miktarını gösterirken payda protein ve karbonhidratı gösteriyor. Bir örnekle açıklayacak olursak, 4/1 oranındaki bir ketojenik beslenmede aldığınız yağ miktarı, protein ve karbonhidratın 4 katı kadar oluyor. 5/1 ve 4/1 oranındaki ketojenik beslenmeler uygulaması en zor olanları oluyor.

Burada belirtilen oranlar doktor ve diyetisyenden oluşan bir kurul tarafından verilmesi gerekiyor. Bir karar verilirken kişinin kan değerleri, kan ve idrarında bulunan keton cisimciklerine bakılarak alınıyor. Ketojenik diyetlerin herkes tarafından uygulanmaması gerekiyor. Ancak belirli tıbbi analizler sonucunda doktorların uygun gördüğü kişiler tarafından yapılması önem teşkil ediyor. Zor ve sağlık açısından da oldukça riskli olduğundan sağlık kuruluşuna danışmadan yapılması hiçbir şekilde tavsiye edilmiyor.

Vücut enerji ihtiyacını normalde önce karbonhidratlardan sağlıyor. Karbonhidratların yetersiz kalması durumunda yağlar parçalanıyor. Yağlar da yetersiz kaldığında en son proteinler kullanılıyor. Ketojenik diyette karbonhidrat ve protein minimum seviyede alındığı için enerji ihtiyacının neredeyse tamamı yağlardan karşılanmaya çalışılıyor. Vücudumuzda karbonhidrat dışındaki kaynaklardan enerji elde edilmeye başlandığında keton cisimcikleri açığa çıkıyor. Ketojenik diyet de adını bu cisimciklerden alıyor. Keton cisimcikleri kanda aşırı miktarda arttığı zaman vücutta şok durumu yaşanıyor. Yaşanan şok durumuna ketozis ismi veriliyor. Bu diyeti uygulayan kişilerin kan ve idrarında bulunan keton seviyesinin sürekli ölçülerek ilerlenmesi gerekiyor.

Ketojenik Diyetin Riskleri Nelerdir?

Normal beslenme tarzının dışına çıkan ketojenik diyet, sağlık açısından birçok riski de beraberinde getiriyor.

Öncelikle ketojenik diyet uygulayan kişiler aç kaldıkları için vücut kendini açlık durumuna adapte ediyor. Hemen metabolizma hızını yavaşlatmaya başlıyor. Diyetin sonunda metabolizmanız yavaş çalışacak şekilde kalıyor. Bu da diyet sonrasında verdiğiniz kiloları fazlasıyla almanıza neden oluyor.

Alınan besinlerin çok büyük bölümü yağlardan oluştuğu ve lifli besinler tüketilmediği için kabızlık başta olmak üzere pek çok bağırsak problemine neden olabiliyor.

Yağların enerji olarak kullanılması sonrasında kanda çok sayıda serbest dolaşan yağ asitleri oluşuyor. Yağ asitleri artıp yetersiz posa aldığımızda kolesterol ve diğer kan lipitlerinde artış görülüyor. Bu durum kalp ve damar hastalıkları bakımından oldukça büyük risk taşıyor. Beynin temel besin kaynağını glikoz oluşturuyor. Ketojenik diyet yapan kişilerde karbonhidrat dışı kaynaklardan dolaylı olarak glikoz alınabiliyor. Ancak bunun yeterli olup olmadığı kişiye göre değişiyor. Eğer yeterli gelmiyorsa bir süre sonra bu kişilerin beyin fonksiyonlarında yavaşlama ve hatta gerilik yaşanabiliyor.

Yukarıda ketojenik diyet nedir elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık.

Yapacağınız diyete ek olarak mutlaka düzenli sporu da eklemeniz gerekiyor. Spor ve fitness ekipmanlarını incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

0 Shares:
You May Also Like