Eskiden bilim kurgu hikayelerinde gördüğümüz insana benzeyen robotlar, hepimize imkansız geliyordu. Mekanik cihazların insan gibi hareket edemeyeceğini, yürüyemeyeceğini ve konuşamayacağını düşünüyorduk. Bunların sadece filmlerde ve çizgi romanlarda olabileceğine inanıyorduk. Ancak gelişen teknolojiyle birlikte yavaş yavaş yanıldığımızı görüyoruz. Özellikle son yıllarda geliştirilen teknolojiyle birlikte gördüğümüz robotlar, tıpkı bize benzemeye başlıyor. Bizim gibi yürüyor, bizim gibi konuşuyor hatta mimikleri ve tepkileri bile bize benziyor. Bu kadar benzerliğin olması, robotların insan olup olamayacağı gibi bir soruyu akıllara getiriyor. Ancak duygular ve hislerden bahsedildiğinde robotlarla insanlar arasında büyük bir fark görülüyor. Robotik teknolojideki gelişmeler sadece yüzeysel anlamda gerçekleşmiyor. Yapay zekanın üst seviyeye çıkarak makine öğrenmesi noktasına geldiği günümüzde, büyük gibi görülen farklar da birer birer yok olmaya başlıyor. Bunun yanı sıra yapay kas ve sinir hücrelerinin de geliştirilmeye başlandığı biliniyor. Bilim insanlarının ve mühendislerin birlikte çalışması sonucu robotların da tıpkı bizim gibi hisleri oluşmaya başlıyor. Onların da duygularının gelişmeye başladığı düşünülüyor. Tüm bu gelişmelerin sonucunda daha önce sorulan robotların insan olup olmadığı sorusu biraz daha derinlere iniyor ve insanlar aslında birer robot mu, sorusuna dönüşüyor. Bu yazımızda hepimiz kodlanmış bir robot olabilir miyiz sorusuna cevaplar vermeye çalışacağız.

Neden Robotik Teknoloji Bu Kadar Geliştiriliyor?

Normalde bilinen robotların çalışma şekilleri, bir şeyler ters gittiğinde, mühendislerin programlama kodlarını değiştirmesi ve her şeyi yeniden yüklemesi üzerine oluyor. Bu yapıldığında sorunun giderilmiş olacağı belli olmuyor ve yükleme sonrası yeniden aynı şey denendiğinde görülebiliyor. Robotik teknoloji konusunda çalışan mühendisler, robotların daha bağımsız olmaları için çalıştıklarını belirtiyor. Bu şekilde kendi programlarını ayarlamayı öğrenmeleri amaçlanıyor.

Bilim insanları ve mühendisler, robotları kontrol etmek için iki temel yaklaşımı benimsiyor. Bunlardan biri “deliberative control”, diğeri ise “reactive control” olarak adlandırılıyor. Yaklaşımlardan ilki olan deliberative kontrol, tartışmalı kontrol olarak da adlandırılabiliyor. Bu yaklaşımda, robotların matematiksel hassasiyetle eylem dizileri planlanıyor. Bunun için bir yol haritası belirleniyor ve robotlar bu haritadaki akışa göre hareket ediyor. Ancak bu yöntemde robotun önüne beklenmeyen bir engel çıktığında alternatif bir çıkış yolu düşünmeyip o şekilde kalıyor.

Reactive kontrol ise, bir yol haritası ve planlamaya göre hareket etmekten tamamen kurtuluyor ve çevrenin canlı gözlemine odaklanıyor. Buna davranış temelli kontrol de diyebiliyoruz. Davranış temelli kontrol, robotların çevrelerindeki beklenmedik değişimlerin farkında olmasını sağlarken, bir planı da takip etmelerini sağlıyor.

Davranışa dayalı kontrol, robota tıpkı bir insanın yaptığı gibi davranış özgürlüğü sunuyor. Bir plan dahilinde hareket ederken karşısına çıkan engelleri aşmak için büyük bir esneklik sunuyor.

hepimiz kodlanmis birer robot olabilir miyiz teknosa

Davranışa Dayalı Kontrol Nasıl Yapılıyor?

Davranışa dayalı kontrolün uygulanmasına yönelik pek çok yaklaşım bulunuyor. Bunlardan ikisi insan davranışına daha yakın yaklaşım sergilediği için genellikle bulanık mantık ve sinir ağları sistemine odaklanılıyor. İki sistem arasındaki temel fark, bulanık mantık kullanan robotlar, gelişmeyen bir dizi bilgi ile çalışıyor, sinir ağlarına sahip robotlar ise hiçbir bilgi olmadan yola çıkıyor ve zamanla öğreniyorlar.

Bulanık Mantık Sistemi

Bulanık mantık kuralları, matematiksel komutlar yerine dilsel komutlarla hareket ediyor. Bu da bir insanın yapacağı gibi eylemleri ifade etmenin bir yolu olarak görünüyor. Yani iki kişi konuşurken birisi havanın sıcak olduğunu söylüyorsa, diğeri pencereyi ya da klimayı açması için ona tavsiye veriyor. Bu tavsiyenin temelinde “hava sıcakken serin kalmak için bir şeyler yap” gibi bir kural bulunuyor.

Bulanık mantık sistemi, robotik teknolojiye dahil edildiğinde, robotlar insancıl bir şekilde işlev görmeye başlıyor ve görsel ya da işitsel uyaranlara karşı yanıt verebiliyor.

Sinir Ağları Sistemi

Sinir ağları sistemi, robotların deneyimlerinden bir şeyler öğrenmesi yöntemine dayanıyor. Algıları eylemlerle ilişkilendiriyor ve öngörülemeyen durumlara ya da ortamlara uyum sağlamasına olanak tanıyor. Hayatın içerisindeki birçok kavramın doğası gereği belirsiz olduğunu görüyoruz. Bu belirsiz kavramlar ancak sinir ağları sayesinde öğrenilebiliyor.

Sinir ağları sistemi, insan beynini taklit ediyor. Böyle bir sistemle çalışan bir robot, bir bebek ya da bir çocuk gibi öğreniyor. Bu da onun normal potansiyelinden daha yavaş bir hızda öğrenmesine neden oluyor. Örneğin, bir robota karenin dört kenarı olan eşkenar bir nesne olduğunu söyleyebiliyoruz. Bu bilgi net bir tanım olduğu için kolayca öğrenebiliyor. Ancak bir kediyi tanımlayamıyoruz. Bu nedenle robotlara birçok kedinin gösterilmesi ve hepsinde bunun bir kedi olduğunun söylenmesi gerekiyor. Daha sonra bir kediyi diğer canlılardan ayırabiliyor.

Benzer şekilde bir jeolog da, farklı arazi türlerinin görüntülerini gösteriyor. Her biri ile bir etiket ilişkilendirirse, sinir ağı sistemine sahip bir robot, daha önce görmediği bir arazi türü ile karşılaştığında, daha önce öğrendiği bilgilere dayanarak oranın güvenli ya da tehlikeli olup olmadığını söyleyebiliyor.

Hepimiz Birer Robot muyuz?

Yapay zeka teknolojisinin gelişmesiyle seviye atlayan robotlar, tıpkı insan davranışlarını taklit edebilir seviyeye geliyor. Teorik ve matematiksel bilgiler robotlara komutlarla zaten öğretilebiliyordu. Sezgisel bilgileri de, bizim gibi deneyimleyerek öğrendiğinde davranış anlamında pek farkımız kalmıyor. Makine öğrenmesi ve yapay zekanın birleşiminden, robotlar kendi kodlarını da yazabilir hale geliyor. Robotların öğrenme prensiplerini gördüğümüzde, bebeklik ve çocukluk çağındaki hayatı öğrendiğimiz davranışlarla tamamen aynı oluyor. Bu da akıllara, bizler de daha önceden kodlanmış birer robot muyuz, sorusunu getiriyor.

Yukarıda hepimiz kodlanmış bir robot olabilir miyiz sorusuna cevaplar vermeye çalıştık.

Siz de teknolojiye ilgili biriyseniz, her türlü teknolojik ihtiyacınızı buraya tıklayarak karşılayabilirsiniz.

0 Shares:
Diğer Yazılarımızı İnceleyin
alternator nedir teknosa
Devamını Oku

Alternatör Nedir?

Ön cam silecekleriniz, farlarınız ya da radyonuz olsun, bir bataryanın arabanızdaki her şeye enerji sağladığını düşürsek alternatörün tanımını…
adsl ile vdsl arasindaki fark nedir teknosa
Devamını Oku

ADSL ile VDSL Arasındaki Fark Nedir?

Günlük hayatımızda kullandığımız neredeyse tüm teknolojik cihazlarla internete bağlanabiliyoruz. Bu teknolojik gelişmeye o kadar alıştık ki, internet olmadığında…
freedos bilgisayar nedir teknosa
Devamını Oku

Freedos Bilgisayar Nedir?

Özellikle son dönemde bilgisayar almaya karar verdiğimizde modellere göz atarken karşımıza Freedos terimi oldukça fazla çıkıyor. Freedos kelimesiyle…