İnsanların en temel özellikleri arasında farklı türde fikirlere, ifadelere ve duygulara sahip olması, onları hissetme yetenekleri geliyor. Duygularımız olmadığında mutluluğu ve sevgiyi hissetmeyip güvensiz bir dünyada yaşıyor olurduk. Gelişen teknolojinin sonucu olarak hayatımıza giren yapay zeka, yıllar içerisinde geliştirilirken yalnızca insan beyninden ilham alınıyor. Çok karmaşık bir yapı olan insan beyninin büyük bölümünün sırrının henüz çözülemediği biliniyor. Ancak yapay zekadaki özellikle derin öğrenme ve yapay sinir ağları teknolojisi tamamen beynin bilinen özelliklerinden yola çıkılarak geliştiriliyor. Yapay zekanın günümüzde insan davranışlarını neredeyse aynı şekilde taklit etmeyi becerecek seviyeye gelmesi herkesin aklına aynı soruları getiriyor. Yapay zekanın duygulara sahip olup olamayacağı çok fazla sorgulanıyor. Bu sorunun cevabını bilim insanları, insan duygularını analiz ettikten sonra yapay zekaya yükleyerek cevaplamaya çalışıyor. Her ne kadar yapay zekanın bu duyguları taklit edebileceği düşünülse de, buna cevap olarak insanın da aslında duyguları taklit ederek öğrendiği veriliyor. Bu konu her açıdan tartışılmaya devam ediyor. Bu yazımızda yapay zekanın duyguları olabilir mi anlatmaya çalışacağız.
Duygu Analizini Keşfetmek
Bilim insanları duygu analinizi, duygu durumları ve öznel bilgileri sistematik olarak tanımlayarak çıkarıyor ve ölçümlüyor. İncelemek için doğal dil işleme, metin analizi ve biyometri kullanılıyor.
Duyarlılık analizi, yapay zekanın belirli senaryolarda potansiyel olarak nasıl çalışabileceğinin arkasındaki psikolojiyi anlamada önemli rol oynuyor. Belirli bir ifade verildiğinde, duyarlılık analizi yapay zekanın bu ifadenin olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğuna karar vermesini sağlıyor. Makine öğrenimi ve derin öğrenme algoritmaları kullanıldığında bu konuda gerçeğe yakın sonuçlar elde ediliyor. Olumlu kelimelerin daha çok kullanılmasıyla iyi duyguların olduğunu, olumsuz kelimelerde de tam tersi bir durum yaşandığını yapay zeka algoritması mükemmel şekilde analiz ediyor. Ancak sorun burada çözülmüyor.
Yapay zekanın bu konuda en çok sorun yaşadığı durum, bir dilin tamamını anlama ve tanıma yeteneğinin olmaması geliyor. Tahmine dayalı türde aramalar, harika sonuçlar çıkarsa da, kelimelerin ya da cümlelerin arkasındaki gerçek anlamı tam olarak bilemiyor. İnsan beyninden farklı olarak, duyguları anlamak yerine gerçek cümlelerdeki kitabi kalıpları tanıyor.
Yapay zekanın bu konuda eğitilebilmesi için çok çeşitli ve güçlü algoritmalar kullanılıyor. Ancak ne olursa olsun, eğitim hiçbir zaman gerçekten anlama bağlı olarak verilemiyor.
Yapay Zekada Duygu Analizi
Duygu analizi konuşma dilinin işlenmesine bağlı olduğu gibi beden diline bağlı olarak da değerlendirilmesi gerekiyor. İnsan beyni, bir duygu ya da hissi doğal bir şekilde tanıyabiliyor. Kendi dışında diğer canlıların da neler hissediğini kolayca anlayabiliyor. Ancak bunları yapay zekanın derin öğrenme sistemine aktarmak o kadar kolay olmuyor. Ortaya daha karmaşık senaryo çeşitleri çıkıyor.
Yapay zekanın yüz tanıma, görüntü segmentasyonu, duygu ve jestleri tanıma özelliğini kullandığı birçok örnek yer alıyor. Bunlar yapay zekanın artık üstün performans gösterdiği yaygın kullanım alanları olarak geçiyor.
Örneğin, derin öğrenme teknolojisinde yüz tanıma teknolojisi sürekli olarak gelişmeye devam ediyor. Bu gelişmelerle, tek bir görüntü ile yüzün tanınmasında %99’un üzerinde bir doğruluk sonucu çıkıyor. Ancak ne kadar hızlı ilerliyor olsa da, bu alanda hala eksiklerin olduğu konusu inkar edilemiyor. Yüz tanıma teknolojisi temelde, iki nesnenin karşılaştırmasına dayandığı için başarı oranının çok daha yüksek olması bekleniyor.
Duygu tanıma konusu incelendiğinde, yedi duygu için bu görev yerine getirilirken elde edilen en iyi puanlar yaklaşık %74 seviyelerinde dolanıyor. İyi eğitilmiş bir yapay zekanın duyguları tanıma yeteneği oldukça yüksek olarak görünüyor. Ancak bu konuda yakında yapılacak bazı gelişmeler her zaman bulunuyor.
Yapay zeka teknolojisinin bu duyguları nasıl tanımladığı ve doğruladığını anlamamız, bakış açısı geliştirme konusunda oldukça fayda sağlıyor. Çünkü bir şeyi tanıma ve ifade etme tamamen farklı bir yön olduğundan, aslında bunların hiçbirini hissetmiyor. Çok sayıda ifadeyi veya hareketi tanımakta olağanüstü işler çıkarmasına rağmen, yapay zeka için bu duyguların iyi ya da kötü hiçbir anlamı bulunmuyor. Bu konuda insan beyni kalıtsal bir yeteneğe sahip olarak dünyaya geldiği için yapay zekada yaşanan gelişmeler henüz tatmin edici seviyeye gelmiyor.
Yapay Zekanın Duyguları Olabilir mi?
Yapay zekanın gelişmesi konusunda hızlı ve büyük gelişmeler yaşanıyor. Yaşanan bu gelişmelerle teknoloji kendi evrimini gerçekleştiriyor. Normal zekanın yapay zekaya aktarımında çok iyi sonuçlar alınıyor olsa da, duyguların yapay zekaya aktarımı konusunda aynı şeyler söylenemiyor. Yapay zeka duygular konusunda henüz tam olarak eğitilemiyor ancak bilim dünyasında şu ana kadar gerçekleşen ilerlemenin ümit verici olduğunu söylüyor.
Yapay zekanın insan duygularını kopyalamasının imkansız olduğu belirtiliyor. Ancak yapılan çalışmalar, yapay zekanın belirli ifade biçimlerini taklit etmesinin mümkün olduğunu gösteriyor. Belirli durumlara karşı ifadeleri taklit etmesi, yapay zekanın duygulara sahip olduğu gibi bir yanılsamaya neden olabiliyor.
Yapay zekanın her noktasında olduğu duygusal yapay zeka konusunda da tartışmalar sürüyor. Yapay zekanın bu duygulara sahip olmasının sonucunda insanlık için bir potansiyel tehdit olacağı söyleniyor. Henüz bu tartışma alanında net bir sonuca ulaşılamıyor. Ancak yapay zekanın duygulara sahip olmasının bazı faydalarının olacağı biliniyor. Duygusal zekaya sahip olduğunda yapay zeka, işletmelerin bakış açısını, vizyonunu değiştirebiliyor. Hem şirketler hem de insanlar için farklı bir atmosfer sağlayabiliyor. Sanayi anlamında birçok alanda kullanılabilecek olmasının yanı sıra sosyal rahatlık da sağlıyor. İnsanlığa bu noktada çeşitli faydaları dokunabiliyor.
Yukarıda yapay zekanın duyguları olabilir mi anlatmaya çalıştık.
Siz de tüm teknolojik ihtiyaçlarınız için buraya tıklayabilirsiniz.