Yorucu bir günün sonunda dinlenip kafamızı dağıtmak ya da hafta sonları uzun saatler boyunca sevdiğimiz insanlarla birlikte vakit geçirip bol bol sohbet etmek istiyoruz. Bu sohbetlerin en güzel eşlikçisi ise kokusuyla cezbeden, tadıyla kendimize getiren kahve oluyor. Dostlarımızla buluşmak için de son yıllarda sayıları hızla artan kahve dükkanlarını tercih ediyoruz. Bir kahve dükkanına gittiğimizde ise karşımıza onlarca çeşit kahve çıkıyor. Eğer kahve konusuna biraz hakim değilsek hangisini alacağımızı şaşırabiliyoruz. Çünkü bu kahvelerin sadece adını bilmemiz yeterli olmuyor. Nasıl hazırlandığını ve içerisinde neler olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Sonuçta damak tadımıza uygun olmayan bir kahve aldığımızda o kadar da iyi zaman geçirememe ihtimalimiz bulunuyor. Kahve çeşitlerinin ne olduğunu öğrenmeden önce kahve çekirdeklerini de tanımamız gerekiyor. Kahve çekirdekleri yetiştiği bölgeye ve aldığı yağmur seviyesine göre temel olarak ikiye ayrılıyor. Bunlar Arabica ve Robusta olarak adlandırılıyor. Kahve dükkanlarında bulunan ya da piyasada satılan kahvelerin çok büyük çoğunluğu Arabica çekirdeklerinden yapılıyor. Arabica kahveler, daha çok yüksek bölgelerde yetişiyor. Robusta’ya göre daha dayanıksız olduğu için bakımı biraz daha zor ancak çok daha lezzetli oluyor. Robusta kahveler ise daha alçak bölgelerdeki ağaçlarda yetişiyor ve her türlü zorlu şartlara daha dayanıklı oluyor. Kafein miktarı Arabica kahvelere göre daha fazla olsa da lezzet açısından çok tatmin etmiyor. Bu nedenle piyasada %100 Robusta kahve pek bulunmuyor. Daha çok karışım kahvelerin içerisinde kullanılıyor. Kahvelerin bir diğer sınıflandırılması da harman olup olmadıklarına göre yapılıyor. Satın aldığınız kahve paketlerinin üzerinde yazan “Single Origin” ya da “Blend” ifadeleri bunu belirtiyor. Single Origin kahveler, kullanılan tüm kahve çekirdeklerinin tek bir bölgede yetiştiğini ifade ediyor. Paketin üzerinde yazan Colombia, Guatemala, Ethiopia gibi bölgeler kahvenin geldiği yeri ifade ediyor. Her bölgenin iklim şartları ve ağaçların yetiştiği bölgeler birbirinden farklı olduğu için kahve çekirdeklerinin sertliği ya da aroması da farklı oluyor. Single Origin kahvelerin dışında bir de Blend kahveler bulunuyor. Bu kahveler birden fazla bölgede yetişen kahve çekirdeklerinin birbirine uygun aromalarda ve sertlik ayarında harmanlanmasıyla hazırlanıyor. Origin kahvelerin lezzetiyle sınırlı kalmak istemeyip farklı tatlar deneyimlemek isteyenler için çok fazla seçenek sunuyor. Kahve çekirdeklerinin türüne ve bölgesine göre olan çeşitleri daha çok temel bilgileri oluşturuyor. İçtiğiniz kahvenin bu temel bilgilerini bildiğinizde seçimleriniz için oldukça yardımcı oluyor. Farklı kahve türlerini denedikçe hem kendi damak tadınıza uygun kahveleri bulabiliyorsunuz hem de kahve kültürünüzü daha da geliştirebiliyorsunuz. Kahve çeşitleri temelde üçe ayrılıyor. Bunlar espresso bazlı kahveler, filtre kahve ve çözülebilir kahve oluyor. Ancak son yıllarda kahve tutkunlarının sadece sıcak olarak değil aynı zamanda soğuk olarak da tüketmek istemesinden kaynaklı olarak soğuk kahve türlerini de ekleyebiliyoruz.

Espresso

Espresso, basınç gücünü kullanarak yapılan ve oldukça hızlı hazırlabilen kahve türü olarak tanımlanabiliyor. Oldukça sert ve yoğun bir tadı olduğu için küçük bardaklarda servis ediliyor. Hem aroma bakımından hem de kafein miktarı olarak zengin kahve çeşitlerinin başında geliyor. Günümüzde hazırlanan kahvelerin büyük çoğunluğu espresso üzerine ilave edilen çeşitli malzemelerle hazırlanıyor.

Lezzetli bir espresso yapabilmek için bazı net kurallar bulunuyor. Çünkü öğütülen kahvenin kalınlığı, gramajı ve ne zaman öğütüldüğü konuları espresso’nun aromasını ciddi anlamda etkiliyor. Koyu kavrulmuş ve taze kahve çekirdekleriyle hazırlanan espresso, sabahları güne zinde başlamanızı sağlarken gün içerisinde içtiğinizde de tükenen enerjinizi size geri veriyor.

Americano

Espresso’nun sertliği ile filtre kahvenin yumuşaklığı arasında bulunan Americano, daha çok sıcak suyla seyretilmiş bir espresso olarak tanımlanabiliyor. Americano’nun ortaya çıkış hikayesi 2. Dünya Savaşı’na dayanıyor. O dönemde İtalya’da bulunan Amerikan askerleri, espresso ile tanışıyor. Ancak espresso onlara çok sert geldiği için daha seyrek ama fazla yumuşak olmayan bir kahve istiyorlar. Kafelerdeki baristalar da çözümü espresso’ya sıcak su katarak tadını yumuşatmakta buluyor ve kahvenin ismini Americano olarak koyuyor. Aynı yapım şeklini koruyarak bu yıllara kadar geliyor.

Eğer espresso’nun sert ve yoğun tadı sizin için de fazla geliyorsa Americano içmeyi tercih edebiliyorsunuz. Sertliğini kendinizin ayarlaması da mümkün oluyor. Biraz sert bir kahve içmek istiyorsanız içerisindeki espresso miktarını artırarak bunu değiştirebiliyorsunuz.

Espresso, sunum olarak Türk kahvesi gibi küçük fincanda sunuluyor. Uzun içimli bir kahve istediğinizde yine Americano bu sorunu çözebiliyor ve kahve keyfinizi daha uzun süre devam ettirebiliyorsunuz. Lezzet bakımından süt ve diğer yan malzemeler eklenmediğinden sade kahve isteyenlerin ilk tercihi Americano oluyor.

Latte

Latte, İtalyanca’da “süt” anlamına geliyor. Sade içilen Espresso ve Americano’yu sert bulan kahve tutkunlarının en çok tercih ettiği kahve çeşidi olarak öne çıkıyor. İçimi oldukça hafif olduğu için günün her saatinde rahatlıkla içebiliyorsunuz.

Normal bir Latte istediğinizde bardağın üçte birine Espresso ve kalanına süt eklenerek hazırlanıyor. Tercihiniz bol sütlü bir Latte olduğunda ise Espresso miktarı bardağın yüzde 20’ini kaplarken kalanına yine süt ekleniyor. Servis edilirken süt köpüğü de eklenerek ilk yudumdan itibaren güzel bir tat veriyor.

Latte hazırlanırken ilk önce buharda ısıtılmış süt kullanılıyor. Süt, istenen miktarda bardağa konduktan sonra üzerine bir ya da iki shot Espresso ekleniyor. Ardından kalan sütün köpüğü üzerine ekleniyor ve Latte sunuma hazır hale getiriliyor. Burada önemli olan sütün iyi bir şekilde köpürtülmesi oluyor. İster sıcak isterseniz de soğuk olsun, Latte genellikle uzun ve ince bardakta servis ediliyor. Tercihinize göre üzerine süt köpüğünün yanı sıra krema da eklenerek daha farklı tatlar elde edilebiliyor.

Cappuccino

Espresso bazlı kahveler arasında yer alan Capuccino, espresso, süt ve süt köpüğü kullanılarak hazırlanıyor. Sertlik bakımından Espresso ile Latte arasında bir yerde bulunuyor. İyi bir Cappuccino hazırlamak için hem Espresso miktarının hem de sütün köpüğünün iyi ayarlanması gerekiyor. Özellikle sütün bol köpüklü hazırlanması burada önemli oluyor. Aksi halde Cappuccino yerine Latte hazırlamış olabiliyorsunuz.

Cappuccino’yu hazırlamak için fincana bir shot Espresso konuyor. Latte’den farklı olarak önce Espresso’yu ekliyoruz. Daha sonra üzerine en az 2 ya da 3 santimetre köpük oluşacak şekilde sütü ısıtıyoruz. Sütün sıcaklığı yaklaşık olarak 70 derece civarında oluyor. Isıttığımız sütü Espresso’nun üzerine dolduruyoruz. Sütü koyarken sonlara doğru köpüğün daha çok gelmesini sağlayacak şekilde koymamız gerekiyor. Bu aşamada iyi baristalar sütü ekleme tekniklerini kullanarak bardağın üzerinde hoş desenler oluşturabiliyor.

Eğer sütlü kahve seviyorsanız ve Latte kadar yumuşak bir kahve istemiyorsanız Cappuccino sizin için en ideal içecek alternatiflerinden biri oluyor. Dilerseniz üzerine ekleteceğiniz çikolata parçacıklarıyla hem görsel hem de tat olarak farklı şeyler deneyebiliyorsunuz.

Macchiato

Kahvenin artık günün her saatinde içilebilir hale gelmesinden sonra her türlü damak zevkine hitap eden kahve çeşitleri de artıyor. Bu çeşitlerden biri de Macchiato oluyor. Macchiato daha çok kahvesini sert ve aromalı sevenlerin tercihi oluyor. Aynı zamanda yumuşak içimli olduğu için günün herhangi bir saatinde rahatlıkla içilebiliyor.

Macchiato, İtalyanca’da “benekli” ya da “lekeli” anlamına geliyor. Süt köpüğünün kahve üzerinde oluşturduğu beneklerden kaynaklı bu isim veriliyor. Macchiato da Espresso bazlı bir kahve çeşidi olarak seçenekler arasında yer alıyor. Cappuccino ile benzer şekilde espresso, süt ve süt köpüğüyle birlikte hazırlanıyor.

Macchiato hazırlamak için öncelikle bir miktar sütü köpürtüyorsunuz. Burada köpüren sütün krema kıvamına gelmesi gerekiyor. Cappuccino kahveden bu noktada ayrılıyor. Krema kıvamına gelen sütü hazırladıktan sonra espresso hazırlanıyor. Ardından süt, espresso’nun üzerine ilave ediliyor. Sütün miktarı normal bir Macchiato için, espresso’nun yaklaşık yarısı kadar oluyor. Eğer biraz daha yumuşak olmasını istiyorsanız süt miktarını artırarak Latte Macchiato hazırlayabiliyorsunuz. Tatlı kahveyi daha çok seviyorsunuz üzerine bir miktar karamel sos ekleyerek Caramel Macchiato da elde edebiliyorsunuz.

Baristaların son yıllarda Macchiato üzerinde yaptığı sanatsal çalışmalar içeceği bir anda popüler hale getiriyor ve gün içerisinde kahve içmek isteyenlerin tercihleri arasında ilk sıralara yükseliyor.

Mocha

Mocha, ismini Yemen’deki en büyük kahve ticaretinin yapıldığı liman olan Mucha limanından alıyor. Mocha da espresso bazlı bir diğer kahve çeşidi olarak bulunuyor. Tıpkı Latte’nin hazırlanışında olduğu gibi bardağın üçte birinde espresso bulunurken kalanında süt kullanılıyor. Bu malzemelere ek olarak üzerine eklenen çikolata şurubu ya da çikolata tozu, Latte ve Cappuccino’dan ayrılmasını sağlıyor.

Mocha hazırlarken bardağın içerisine önce çikolata şurubu ya da tozu konuyor. Ardından ısıtılıp köpürtülmüş olan sıcak süt ekleniyor. Süt de yeteri kadar eklendikten sonra bardağın kenarından yavaş yavaş espresso ilave ediliyor. Bunu da tamamladıktan sonra sütten elde edilen köpük üzerine konuyor. Böylece Mocha servise hazır hale geliyor.

Süt köpüğünün üzerine isteğe göre tarçın ya da kakao tozu da dökülebiliyor. Bunu yaparken bir desen kalıbı kullanıldığında ortaya eşsiz görüntüler çıkıyor. Bu şekilde hem Mocha’nın tadını zenginleştiriyorsunuz hem de görüntü olarak tatmin edici sonuçlar alıyorsunuz.

Yemen’in Mucha limanında insanlar kahveyle birlikte bol miktarda çikolata tükettikleri için böyle bir kahve çeşidi ortaya çıkıyor ve adını bu limandan almasının asıl sebebini oluşturuyor.

kahve cesitleri neler teknosa

Marocchino

Marocchino, İtalya’da oldukça fazla tüketiliyor. Kahvenin bardaktaki görünümünde katmanlara ayrılması oldukça hassas bir konu oluyor. Marocchino kahvesinde bu görüntünün oluşmasını eklenen bileşenler sağlıyor. Bu nedenle Marocchino’nun dikkatli bir şekilde hazırlanması gerekiyor.

Tat olarak Mocha’ya daha çok benzeyen Marocchino, hazırlanış bakımından benzerlerinden ayrılıyor. Marocchino’yu İtalya’nın geleneksel yöntemine göre hazırlamak istiyorsanız öncelikle Espresso’yu hazırlayarak işe başlıyorsunuz. Daha sonra espresso’un üzerindeki tabakayı tamamen kaplayacak şekilde hindistan cevizi ya da kakao tozunu ekliyoruz. Bunun üzerine süt köpüğü ya da kremayı ekledikten sonra bir katman daha oluşturmak için en üste tekrar kakao tozu ya da hindistan cevizini döküp sunuma hazır hale getiriyorsunuz. Bu sıralamayla hazırladığınızda ortaya görsel olarak da muhteşem 4 katmanlı bir kahve çıkıyor.

Marocchino, içerisinde kakao tozu kullanıldığı için, genellikle şeker eklenmeden tüketiliyor. Ancak bu tat sizin için yeterli görünmüyorsa bir miktar şeker ekleyebiliyorsunuz.

Filtre Kahve

Kahve çeşitleri arasında en çok tüketilen çekirdek kahve çeşidi filtre kahve oluyor. Kolay ve pratik demleme yöntemi sayesinde hemen hemen herkesin favori içecekleri arasında yer alıyor. Birden fazla demleme yöntemi olduğu için evlerimizde en çok filtre kahve tüketiyoruz. Sabahları güne başlarken, gece sınavlara çalışırken filtre kahve sayesinde dinamik kalabiliyoruz.

Filtre kahvenin çekirdeği demleme yöntemine göre değişse de ince bir şekilde öğütülüyor. Bu çekirdekler sıcak suyla buluştuğunda etrafa nefis kokusunu yayarak aromasını suya bırakıyor. Diğer kahvelerden farklı olarak pişirilmeyip demlendiği için köpüksüz ve siyah renkli oluyor.

Filtre kahveyi, kahve makinelerinde demleyebildiğiniz gibi, French Press kullanarak da demleyebiliyorsunuz. Bu şekilde günün herhangi bir saati filtre kahve içebilme özgürlüğüne sahip oluyorsunuz.

Kahve makinesinde filtre kahve hazırlamak için metal ya da kağıt filtre kullanıyorsunuz. Filtreyi cihazın ilgili yuvasına yerleştirdikten sonra içerisine tercihinize göre filtre kahveyi ekliyorsunuz. Makinenin su haznesine de atılan kahveye yetecek kadar su koyduktan sonra makineyi çalıştırıyorsunuz.

Eğer kahve makineniz yoksa ya da her zaman ulaşamıyorsanız, bir French Press alarak istediğiniz yerde kahvenizi demleyebiliyorsunuz. French Press’te kahve demlemek için kahve çekirdeğinin biraz kalın öğütülmesi gerekiyor. Kağıt filtrede ince öğütülmüş kahve çekirdekleri filtreden geçip kahveye karışamıyor ancak French Press’in pistonunda bulunan filtreler biraz daha kalın olduğu için aradan sızabiliyor. Bu da kahvenizin acı bir tat almasına neden oluyor.

Frech Press’te demlemeye göre öğütülmüş kahveyi beherin içerisine koyduktan sonra içme suyunu yeterli sıcaklığa getiriyorsunuz. Burada su sıcaklığı önemli bir detay oluyor. Çünkü eğer suyu kaynatırsanız kahvenin üzerine döktüğünüzde çekirdeklerin yanmasına neden olabiliyorsunuz. Bu nedenle kaynadıktan sonra en az 45 saniye beklettiğiniz suyu üzerine döküyorsunuz. Ardından pistonun kapağını kapatıp pistonun yukarıda kalmasını sağlıyorsunuz. Ortalama 4 dakika bir süre bekledikten sonra pistonu indirip filtre kahvenizi afiyetle içebiliyorsunuz.

Dünya üzerindeki en çok tüketilen kahve olarak geçen filtre kahveye tercihinize göre süt, şeker ya da krema ekleyebiliyorsunuz.

Çözünebilir Kahve

Normalde espresso ya da filtre kahve yaptıktan sonra geride kahvenin posası kalıyor. Bu posa atılıyor ya da posayı kuruttuktan sonra evinizdeki çiçeklerin toprağında gübre olarak kullanabiliyorsunuz.

Çözünebilir kahvede diğerlerinden farklı olarak asıl malzeme kahvenin posası oluyor. Kahve tozunu sıcak suyla karıştırdığınızda kahve tamamen suda çözünüyor ve kahveniz sunuma hazır hale geliyor. Çözünebilir kahve birçok sanayi işleminden geçerek üretiliyor. Bu nedenle doğallığını ve olması gereken aromasını kaybediyor. Bu tarz işlemlerden dolayı faydasından çok zararı da olabiliyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde çözünebilir kahve tüketiminin azaltılmasıyla ilgili bazı çalışmalar yürütülüyor.

Soğuk Kahveler

Kahve demlerken sürekli sıcak suyla demlemekten bahsediliyor. Sıcak su kullandığımızda kahvenin içerisideki pek çok yağ asidi çözülmeye başlıyor. Yağ asitleri çözündüğü için kahvenin acı bir tadı oluyor. Bazı kahvelerin diğerlerinden daha acı olması, çözünen yağ asidi oranına göre değişiyor.

Soğuk kahve hazırlarken kullanılan su da soğuk olduğu için yağ asitleri çözülmüyor.  Bu da kahvenin daha yumuşak içimli olmasını sağlıyor. Üç farklı soğuk kahve hazırlama yöntemi bulunuyor. Bunlar Cold Drip, Cold Brew ve Iced Coffee olarak sıralanıyor.

Cold Drip, genellikle son yıllarda sayısı artan üçüncü nesil kahve dükkanlarında görülüyor. Yaklaşık bir buçuk metreye kadar yüksekliği bulunan ve üzerinde muslukları da olan bu cihaz, suyun kahve içerisinden damla halinde geçişi prensibine dayanıyor. Su yavaş yavaş ve süzülerek kahvenin içinden geçiyor. Bu yolculuğunda kahvenin tüm tadını alabiliyor. Damlama işleminin sağlıklı yapılabilmesi için küçük musluklar bulunuyor. Kahvenin demlenmesi cihazın büyüklüğüne bağlı olarak değişse de 8 saat ile 48 saat arasında demleme süresi değişiyor.

Cold Brew demleme yönteminde ise, bir filtre içerisinde bulunan kahvenin suyun içerisinde en az 8 saat bekletilmesiyle hazırlanıyor. Filtre yeteri kadar suyun içinde bekletildikten sonra bir sürahiye alınıp buzdolabına kaldırılıyor. Burada da en az 8 saat bekletilmesi tavsiye ediliyor. Iced Coffee yöntemi ise, sıcak olarak hazırlanabilen hemen hemen tüm kahvelerin soğuk olarak da hazırlanabilmesini içeriyor. Sevdiğiniz kahve türünün içerisine buz koyarak hazırladığınız kahvenizin yeteri kadar soğumasını bekledikten sonra afiyetle tüketebiliyorsunuz.

Yukarıda elimizden geldiğince kahve çeşitleri hakkında bilgiler paylaştık. Çok farklı kahve ekipmanlarını incelemek ve kahve hakkında daha fazla şey öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

0 Shares:
Diğer Yazılarımızı İnceleyin
evde ekmek nasil yapilir teknosa
Devamını Oku

Evde Ekmek Nasıl Yapılır?

Taze pişmiş ekmek gerçekten çok lezzetli oluyor. Bir ekmeğin üzerindeki altın rengi kahverengi bir kabuğun çıtırtısı ve içinden…